Kendi dergileri BİTMEMİŞ DEVRİM Nisan 2025 sayısında
yayınlanmıştır.
Stephen Murney, SAORADH (KURTULUŞ) başkanı
1- IRPWA’nın
çalışmalarını ve İrlandalı tutsakların mevcut durumunu AIF (Anti Emperyalist
Cephe) izleyicilerine anlatır mısınız?
IRPWA (İrlanda Cumhuriyetçi Tutsaklarla Dayanışma Derneği),
cumhuriyetçi tutsaklara ve onların ailelerine maddi yardım sağlamak için bağış
toplayan bir sosyal yardım örgütü olarak faaliyet göstermektedir. Aynı zamanda
gerektiğinde tutsaklar ve aileleri adına hukuki savunma yapar ve cumhuriyetçi
tutsaklara destek gösterileri düzenler.
1998’den bugüne kadar binlerce İrlandalı cumhuriyetçi,
Britanya ve Serbest Devlet (İrlanda Cumhuriyeti) hapishanelerinde
hapsedilmiştir. Gözaltında tutarak hapis cezası verme ve şartlı tahliyelerin
iptaliyle uygulanan gözaltı hali hâlâ sürmektedir. Siyasi tutuklamalar
yaygındır ve ne yazık ki, İrlanda Britanya işgali altında kaldığı sürece, bu
işgale karşı çıkan cumhuriyetçilerin hapsedilmesi kaçınılmaz olacaktır.
Şu anda İrlanda genelinde onlarca cumhuriyetçi tutsak
bulunmaktadır. Bunlar Maghaberry, Hydebank ve Portlaoise hapishanelerinde
tutulmaktadır.
Tutsak yoldaşlarımız birçok sorunla karşı karşıyadır; zorla
soyularak arama, tecrit ve kontrollü hareket ettirilme gibi.
Cumhuriyetçi tutsakların tecridi, MI5 (İngiltere MİT’i)
tarafından yönetilen hapishane idaresi tarafından yıllardır kullanılan iğrenç
bir taktiktir. Bu durumda bir siyasi tutsak seçilir ve cumhuriyetçi koğuşlardan
uzak bir şekilde, 24 saat boyunca hücrede kilit altında tutulur. Bazı tutsaklar
yıllarca bu şekilde izole edilmiş, bu süre zarfında diğer tutsaklarla değil
sadece gardiyanlarla temas kurabilmişlerdir.
Temel insan haklarını elde etmek ve çatışmasız bir ortam
oluşturmak için Maghaberry ve Hydebank rejimlerinin cumhuriyetçi tutsaklarla
anlamlı bir diyalog başlatması gerekmektedir.
Portlaoise hapishanesindeki koşullar, burada ve
yurtdışındaki insan hakları grupları tarafından kınanmıştır. Avrupa Mahkemesi,
Dublin hükümetine karşı, tutsakların zorla dışkılarını hücrede boşaltmaya
zorlanmaları gibi insanlık dışı, aşağılayıcı muameleler konusunda hüküm
vermiştir.
Cumhuriyetçiler, içinde tuvalet, duş veya temizlik imkânı
bulunmayan hücrelerde tutulmaktadır. Müebbet hapis cezası alanlar için şartlı
tahliye duruşmalarında yapılan son değişikliklere de mahkeme kanalıyla itiraz
edilmesi muhtemeldir.
Sinn Féin (İngiltere hükümetiyle anlaşma yapan ve şu an
iktidarda olan cumhuriyetçi parti) sadece cumhuriyetçi tutsakları tanımamakla
kalmıyor, aynı zamanda Britanya kuvvetleri tarafından tutuklanmalarını, jürisiz
Britanya mahkemelerine çıkarılmalarını ve Britanya hapishanelerine
gönderilmelerini aktif olarak destekliyor. Sinn Féin’in cumhuriyetçi tutsaklara
yönelik mevcut tutumu budur. Avcı, gerçekten de bekçi olmuştur.
2- Kuzey İrlanda’daki durum nedir? İrlandalı halkın
günlük yaşamında herhangi bir iyileşme var mı?
Cumhuriyetçilik açısından zor zamanlardan geçiyoruz ve
kendimize karşı dürüst olmalıyız. Her şey yolundaymış ve cumhuriyetçilik zafere
gidiyormuş gibi göstermek kolay olurdu, ama durum böyle değil.
Şu anda, Britanya kırallık güçlerinin
"normalleştirme" stratejisini kararlılıkla sürdürdüğü zorlu bir
dönemden geçiyoruz. Bu strateji, yerel anayasal milliyetçiler ve işbirlikçiler
tarafından da desteklenmektedir. Bu durum, işgal altındaki İrlanda’daki emekçi
cumhuriyetçi toplulukların büyük bir kısmının, Britanya işgaline ve bununla
gelen adaletsizliklere karşı kayıtsızlaşmasına neden oldu.
Hiç şüphem yok ki cumhuriyetçiler bir noktada zaferle
çıkacaklardır, ancak bu yakın zamanda olmayacak.
Cumhuriyetçi hareketi yeniden inşa etme ve örgütleme
sürecindeyiz. Önümüzde uzun bir yol var ama sağlam bir stratejik ve ideolojik
planla Britanya emperyalizmine ve işgaline karşı mücadelede büyük ilerlemeler
kaydedebiliriz. Ancak temkinli olmalı ve işleri doğru yapmak için zaman
tanımalıyız. Aceleci davranmamalıyız.
Mevcut durum en hafif tabiriyle vahim. İşgal altındaki
İrlanda’da çocuk yoksulluğu oranları en yüksek seviyelerde. Geçim maliyeti
fırlamış durumda ve gıda bankaları emekçi mahallelerde sıradan hale geldi.
İrlanda Cumhuriyetindeki 26 bölgedeki baskı, işgal altındaki
(Kuzey İrlanda) altı bölgeden farksız. Ancak güneyde bu baskılar daha sinsice
uygulanıyor. Serbest Devlet güçleri üyelerimizin arkadaşlarını ve akrabalarını
hedef alıyor. İşverenlerin Saoradh (İrlanda dilinde Kurtuluş anlamındadır)
aktivistlerini işten çıkarmaları için baskı yapıldığı da biliniyor.
Garda (İrlanda Cumhuriyeti polisi) ile Britanya güçleri
arasında da büyük bir işbirliği var; şu anki Garda komiserinin eski bir RUC
(Royal Ulster Constabulary)(Kuzey İrlanda polisi) üyesi ve MI5 ajanı olduğu
düşünülürse bu şaşırtıcı değil.
3- Türkiye’deki tecrit (kuyu/SRY) tipi hapishanelerde
devam eden açlık grevi hakkında tutsaklara bir mesajınız var mı?
Saoradh ve IRPWA olarak açlık grevcilerine devrimci
dayanışmamızı gönderiyoruz. 1981 şehitlerimizin tarihi sayesinde, direnen
tutsaklar, aileleri ve arkadaşları için bu sürecin ne kadar zor olduğunu çok
iyi biliyoruz. Onları selamlıyoruz.
İrlandalı bir cumhuriyetçi perspektiften bakıldığında,
Türkiye’nin tecrit hapishanelerindeki devrimci tutsakların mücadelesi derin bir
yankı uyandırıyor. Özellikle Bobby Sands ve yoldaşlarının önderlik ettiği 1981
açlık greviyle şekillenen İrlandalı cumhuriyetçi tutsakların tarihi bize
gösteriyor ki, hapis ve tecrit, baskıcı devletlerin direnişçilerin iradesini
kırmak için kullandığı silahlardır. Ancak tarih şunu da kanıtlamıştır: Bu tür
baskılar, adalet, onur ve özgürlük için mücadele edenlerin ruhunu asla tam
anlamıyla bastıramaz.
Tutsaklara: Mücadeleniz, İrlanda'nın ve birçok başka halkın
tarihini şekillendiren aynı uluslararası baskıya ve sömürgeciliğe karşı
direnişin bir parçasıdır. Hiçbir hapishane, hiçbir tecrit, sizi insanlıktan
çıkarmaya yönelik hiçbir girişim, temsil ettiğiniz ilkeleri silemez.
Ailelerine ve
destekçilerine: Dayanışmanın, hem içeride hem dışarda, gücü küçümsenemez. Bugün
yapılan fedakarlıklar, özgürlük mücadelesinin bir parçası olarak
hatırlanacaktır. Tıpkı İrlanda halkının kendi tutsak yoldaşlarına sahip çıktığı
gibi, uluslararası toplum da Türkiye’deki direnişçilere sahip çıkmalıdır.
Zafer tutsakların
olacak! Zafer adalet ve özgürlük mücadelesinin olacak!
4- Emperyalizm ve Siyonizm, Filistin ve Lübnan’da
soykırım yapmakta, faşist Türkiye devletiyle birlikte Suriye’yi işgal
etmektedir. Bunların BMENA (Genişletilmiş Ortadoğu ve Kuzey Afrika) adlı
emperyalist bir projenin parçası olduğuna inanıyoruz. Siz ne düşünüyorsunuz?
BMENA (Genişletilmiş Ortadoğu ve Kuzey Afrika) (GOP)
girişimi, 2000’li yılların başında emperyalist ABD tarafından önerilen korkunç
bir plandı. Bölgeyi reforme etmek ve istikrara kavuşturmak amacıyla yola çıkmış
gibi görünse de mevcut çatışmaları ve jeopolitik gerilimleri derinleştirdiği
için eleştirilmektedir.
Bu durum çok boyutludur; çeşitli bölgesel güçler ve
uluslararası çıkarlar işin içindedir ve her biri kendi bencil ajandalarını
taşımaktadır. Bu çatışmaların şiddete, soykırıma ve kitlesel yerinden edilmeye
dönüştüğü yerlerde sivil halk üzerindeki insani etkisi yıkıcıdır.
5- Dünya halklarının ve örgütlerinin uluslararası
dayanışmasına inanıyoruz. Bu konudaki görüşünüz nedir?
Dünyanın dört bir yanındaki anti-emperyalist yapılarla
birlikte çalışmaya kararlıyız ve kuruluşumuzdan bu yana devrimci örgütler ve
bireylerle güçlü bağlar kurduk.
Emperyalizme karşı yürütülen küresel bir mücadele
kampanyasının, karşılıklı dayanışma ve destekle birlikte yürütülmesi hayati
öneme sahiptir.
Kültür, dil, sosyal meseleler ve siyaset açısından
uluslararası dayanışma, anti-emperyalistler için hayati bir zorunluluktur.
Siyasi tutsaklar ve onların refahıyla ilgili geniş deneyime sahibiz ve bu
bilgileri dünya genelindeki gruplarla paylaşıyoruz.
Uluslararası dayanışma sadece ahlaki bir duruş değil, aynı
zamanda ezilen halkların özgürleşmesi için gerekli bir stratejidir.
Emperyalizm küresel ölçekte faaliyet gösterir: işçileri
sömürür, kaynakları yağmalar ve zayıf uluslar üzerinde askeri ve ekonomik
hakimiyet kurar.
Bu sisteme karşı direniş de uluslararası olmalı; sınırlar
ötesi mücadeleler birleştirilerek yeni-sömürgeciliğin, kapitalizmin ve
militarizmin yapıları parçalanmalıdır.
Tarihte anti-emperyalist hareketler her zaman dayanışmaya
ihtiyaç duymuştur: Vietnam’ın ABD işgaline karşı direnişine verilen küresel
destekten, İspanya’daki uluslararası tugaylara, Afrika, Latin Amerika ve
Filistin’deki ulusal kurtuluş hareketlerine kadar.
İşçiler, topluluklar ve devrimci hareketler birbirlerine
maddi ve siyasi olarak destek verdiğinde, emperyalizmin pençesi zayıflar ve
öz-belirlenim için alan yaratılır.
Bugün bu, NATO öncülüğündeki militarizme karşı durmayı,
Küresel Güney’in borç ve yaptırımlarla ekonomik boğulmasına direnmeyi ve ezilen
ulusların kendi geleceklerini belirleme hakkını savunmayı gerektirir.
Gerçek uluslararası dayanışma, bir halkın düşmanının tüm
halkların düşmanı olduğunu ve herhangi bir yerdeki özgürlüğün her yerdeki
özgürlük mücadelesini güçlendirdiğini kabul eder.