Halkın Hukuk Bürosu Enternasyonal Büro’nun çağrısıyla 10 Şubat Pazartesi günü Atina Barosu’nda, bir yıldır hukuksuz bir şekilde tutsak edilen halkın avukatları Seda Şaraldı ve N. Betül Kozağaçlı'nun yargılanmalari ile ilgili bir panel düzenlendi. Panele Halkın Hukuk Bürosu Enternasyonal Büro’dan avukat Günay Dağ, Atina Barosu avukatlarından Yiannis Rachiotis ve Kostas Papadakis ile Atina Barosu yönetim kurulu üyesi avukat Anastasia Matsuka da konuşmacı olarak katıldı.
Panelde ilk
olarak Halkın Hukuk Bürosu Enternasyonal Büro avukatı Günay Dağ söz aldı.
Günay Dağ
konuşmasında ilk olarak Türkiye’de avukatlara yönelik son dönemde artan
saldırılardan ve bu saldırıların nedenlerinden bahsetti. İstanbul Barosu’na
yönelik açılan soruşturma ve davanın da AKP faşizminin avukatlara hedef alan
saldırılarının geldiği boyutu
gösterdiğini söyleyen Günay Dağ AKP faşizminin bu saldırılarında en çok hedef
aldığı, en çok saldırıya uğrayanların başında Halkın Hukuk Bürosu avukatlarının
geldiğini belirtti. 2013 ve 2017 yıllarından yapılan operasyanlordan ve
geçtiğimiz yıl 6 Şubat’ta Çağlayan Adliyesi önünde gerçekleşen silahlı saldırı
eyleminden sora yapılan baskına dair bilgiler de veren Günay Dağ, HHB
avukatlarının bu kadar sık ve ağır saldırılara hedef olmalarının nedeninin yürüttükleri
devrimci avukatlık faaliyetleri olduğunu, halkın avukatılığını yaptıkları için hedef
alındıklarını belirti. Dağ, bu saldırıların asıl hedefinin ise avukatlar değil halk
olduğunu, halkın avukatlarını gözaltı ve tutuklamalarla, hukuka aykırı siyasi
yargılamalarla sindirerek ya da fiziksel olarak tasfiye ederek asıl olarak halkın
savunmasız bırakılmasının hedeflendiğini ifade etti.
1 yıldır tutuklu
olan halkın avukatları Seda Şaraldı ve Betül Kozağaçlı hakkında açılan davaya ve haklarındaki
suçlamalara ilişkin bilgiler de veren Günay Dağ, bu davanın öncekilerden farklı
bir boyutu olduğunu, bu saldırıyla AKP faşizminin halkın avukatlarını hedef
alan saldırılarını bir üst boyuta taşıdığını belirtti. Günay Dağ konuşmasında„Avukatlara
yönelik bugüne kadarki yargılamalarda şunu gördük, avukatlar müvekkilerinin
devrimci kimlikleri nedeniyle, onları savundukları için ve bu savunma faaliyeti
kapsamındaki eylemleri nedeniyle, müvekkilleriyle özdeşleştirilerek
yargılandılar, müvekkilleri gibi örgüt üyesi olmakla suçlandılar, bu Havana
Kuralları olarak ifade ettiğimiz belgedeki
ve diğer birçok uluslararası belgede yer verilen „avukatların
müvekkilleriyle özdeşleştirilemeyeceği“ ilkesine aykırıydı, ama burada, bu
yargılamada özdeşleştirmenin de ötesinde, bundan daha ağır bir saldırıyla karşı
karşıya kaldık. Seda ve Betül’ün gözaltına alınıp tutuklanmasında öncekilerden
farklı bir durum vardı. Seda ve Betül müvekkillerinin eylemleri nedeniyle bu
eyleme iştirak etmekle suçlandılar, bu suçlama ise aralarındaki avukat-müvekkil
ilişkisine dayandırıldı. Yani geçmişte onların avukatlığını yaptıkları için, sadece
bu nedenle, bu eylemin bir parçası olmakla suçlandılar. Bu Türkiye‘de ilk defa yaşanan bir durumdu. Bu
durum avukatlara yönelik saldırıların geldiği boyutu göstermesi açısından çok
çarpıcıdır“ ifadelerini kullandı.
Günay Dağ son
olarak „bu saldırılar karşısında Türkiyeli avukatlarla, halkın avukatlarıyla
dayanışmak, onları sahiplemek, tüm dünyadaki avukatlar için de Yunanistan’daki
avukatlar için de bir görevdir, çünkü bu savunma hakkına yönelik bir
saldırıdır, yapılması gereken tüm avukatların Türkiye’de saldırı altında olan
avukatlarla enternasyonalist dayanışmayı ve onlar için mücadeleyi büyütmektir“
diyerek enternasyonalist dayanışma ve mücadele çağrısıyla ve 12 ve 20 Şubatta
İstanbul‘da yapılacak duruşmalara katılım çağrısı yaparak sözlerini tamamladı.
Günay DAĞ’ın
ardından Atina Barosu avukatlarından Yiannis Rachiotis söz aldı. Rachiotis de
Türkiye’de faşizmin avukatları hedef alan saldırılarının hukuk tanımadığından
ve İstanbul Barosuna yönelik son saldırının öneminden bahsetti. Halkın Hukuk
Bürosu avukatlarıyla birçok platformda birlikte çalıştıklarını, birlikte
mücadele ettiklerini belirten Rachiotis halkın avukatlarının sadece Türkiye
halkları için değil dünya halkları için, dünya halklarının hakları için
mücadele ettiler bu nedenle onların tutuklanması tüm dünyadaki avukatlar için
çok önemli olduğunu ve onlarla enternasyonalist dayanışmayı yükseltmek
gerektiğini ifade etti.
Yiannis
Rachiotis’ten sonra Atina Avukatlarının Alternatif Müdahalesi grubunun Atina
Barosu Yönetim Kurulundaki temsilcisi avukat Anastasia Matsuka söz aldı. Konuşmasında
Alternatif avukatlar olarak yıllardın halkın avukatlarının mücedelesini
desteklediklerini söyleyen Matsuka, Türkiye’de avukatlara yönelik bu
saldırıların avukatlık mesleğine ilişkin uluslararası sözleşmelere aykırı
olduğunu ve savunma hakkını hedef aldığını, bu nedenle bu saldırılara karşı
olmanın savunma hakkını savunma anlamına geldiğini ifade etti. Alternatif
avukatlar olarak Türkiye’deki tutuklu avukatların davalarına katılmak için
heyet oluşturmak ve duruşmaya katılmak istediklerini belirti.
Son olarak söz
alan avukat Kostas PAPADAKİS de Avrupa ve Yunanistan tarihinden avukatlara
yönelik baskı ve saldırılara ilişkin bilgiler verdi. Yunanistan ve Avrupa’da da
avukatlara yönelik baskılar ve saldırıların olduğunu ama Türkiye’de bu
saldırıların daha yoğun, daha ağır yaşandığını, avukatların savunmaları
nedeniyle yargılandığını, tutuklandığını, Yunanistan’da veya başka bir avrupa
ülkesinde bu kadar ağır baskıların, saldırıların olmadığını, bunun nedeninin
Türkiye’deki faşizm olduğunu ifade etti. Faşizmin saldırılarına karşı Türkiyeli
avukatların, halkın avukatlarının yanında olmanın, onların serbest bırakılması
için mücadele etmenin kendileri için, Yunanistandaki avukatlar için bir görev
olduğunu, bunun aynı zamanda sınıf savaşının bir parçası olduğunu, kendilerinin
de bu savaşta aynı tarafta olduklarını bu yüzden onlarla dayanışmayı büyütmek
gerektiğini ifade etti.