ABD-AB-İNGİLTERE EMPERYALİZMİ, TÜRKİYE FAŞİZMİ, NATO
VE İSRAİL
SİYONİZMİ: SURİYE'DEN ELİNİZİ ÇEKİN!
8 Aralık 2024'te, 13 yıllık emperyalist müdahale ve vekalet
savaşının ardından, ABD-AB-İNGİLTERE Emperyalizmi, Türkiye Faşizmi, NATO ve
İsrail Siyonizmi, Beşşar Esad liderliğindeki Suriye Arap Cumhuriyeti hükümetini
devirmeyi başardı. Bu güçler sahaya sürdükleri Hay´at Tahrir al- Şam (HTŞ), eski
Özgur Suriye Ordusu (ÖSO), bugünün Suriye Milli Ordusu (SMO) gibi örgütlerle
kendi çıkarlarına hizmet eden bir devlet yapısı kuruyorlar.
Bu, Suriye halkına karşı bir askeri müdahaledir. ABD, "Büyük Orta Doğu Projesini"
gerçekleştirme yolunda ilerliyor. Suriye'de yaşananlar, emperyalizmin
renkli devrimlerinden biridir.
2011'den beri El Nusra Cephesi, ÖSO gibi gruplar Türkiye
faşizmiyle birlikte Suriye'de emperyalizmin planlarını gerçekleştirmek için
savaşıyor. İdlib'i, Halep'in yarısını ve Türkiye sınırındaki bölgeleri
yönetiyorlardı. İdlib, selefiler tarafından şeriat yasalarına göre
yönetiliyordu. Bu Selefi gruplar artık tüm Suriye'nin kontrolünü ele almış
durumda ve tüm azınlıklara ve onların İslam anlayışına uymayanlara karşı bir
sonraki katliamlarını hazırlamakla meşguller. Suriye, dünyanın en eski
Hristiyan topluluklarına sahip ve Alevi ve Şii nüfusuyla birlikte Selefilerin
doğrudan tehdidi altındalar. Özellikle kadınlar, şeriat yasalarıyla birlikte
daha çok baskı altında olacaklar. Şu anda Suriye, Özbekistan, Çeçenistan,
Çin'in Uygur bölgesi vb.'den gelen yabancı Selefiler tarafından işgal edilmiş
durumda. Bu gruplar kendilerini baskıya karşı isyancılar olarak tanıtsalar da
emperyalizmin piyonundan başka bir şey değiller. Emperyalistlerin Suriye
kaynaklarına sınırsız erişimi için kullandığı birer araçlar.
Suriye sosyalist bir ülke değildi, ancak kamu ekonomisi
sayesinde büyük ölçüde kapitalist dünyanın geri kalanını harap eden finansal
spekülasyondan korunaklıydı. ABD'nin yaptırımları altında bile, vatandaşlarının
temel maddi ihtiyaçlarını karşılayabiliyordu.
HTŞ' nin kontrolü ele geçirdikten
sonraki ilk açıklamalarından biri, yatırım çekmek için
devlet kontrollü ekonomiden serbest
piyasa modeline geçeceklerini duyurmak oldu.
IMF'nin ve uluslararası sermayenin Suriye'yi talan etmesinin
yolu böylece açılmış oldu. Suriye halkının emeği her zamankinden daha fazla
sömürülecek, Suriyeli mültecilerin yaşadıklarını şimdi Suriye'de kalan halk
kitleleri yaşayacak.
Bu gelişmeler Suriye halkı ve bir bütün olarak Orta Doğu
için tarif edilmesi zor bir felaket. Suriye'ye yapılan saldırı bize Filistin ve
Lübnan'daki katliamların sorumlusu emperyalizmin ve Siyonizmin bölgedeki
planlarının ne olduğunu açıkça gösteriyor. Bunlar Direniş Eksenine ve dünyadaki
tüm anti-emperyalist mücadelelere vurulmuş bir darbedir. Aynı senaryoyu daha
önceki yıllarda Libya ve Irak'ta da görmüştük.
Suriye'nin işgali halklar için bir mevzi kaybı olarak
düşünülebilir. 13 yıl boyunca emperyalizme, saldırılara, ambargolara ve
yaptırımlara direnen, işbirliği yapmayan tüm Suriye halkı için bir kayıp. Ama
eminiz ki bu geçici bir kayıp olacaktır, halklar kaybettikleri mevzileri geri
kazanacaktır.
Aynı zamanda Siyonist ordunun Şam'a doğru yürüyüşünü
izliyoruz. İsrail İşgal Kuvvetleri (IOF) Golan Tepeleri etrafındaki beş farklı
bölgeyi işgal etti. Şimdi İsrailli politikacılar ve ABD'li mevkidaşları Golan
Tepeleri'nin İsrail'e ait olduğunu söyleme cesareti gösterebiliyorlar ve
halkların 40 yıldan uzun süredir devam eden işgali görmezden gelmesini
bekliyorlar.
Siyonistlerin planları basit bir toprak gaspından çok daha
kapsamlı; IOF, tek bir hafta içinde Suriye topraklarını 300'den fazla kez
bombalayarak Suriye Ordusu mevzilerini ve sivil araştırma merkezlerini hedef
aldı. Suriye filosu tamamen yok oldu, ülkenin tüm kritik askeri tesisleri
neredeyse yok edildi. IOF, bölgedeki en stratejik zirveyi ele geçirdi, Beka
Vadisi'nin büyük bir kısmının, Suriye'den Lübnan'a ulaşım yollarının, hatta
Kıbrıs dağlarının bile açık bir günde görülebildiği Hermon
Dağı artık İsrail işgali altında. Dünya halklarının düşmanı Netanyahu, Biden,
Trump, Erdoğan kutlamalar yaparken, ilerici güçler bunu alkışlayabilir mi?
İşbirlikçi güçlerin Suriye'yi işgalini kutlayan ve alkışlayanlar, emperyalizm,
Siyonizm ve faşizmle aynı tarafta yer almaktadırlar. Halklar açısından,
ilerici, demokratik, sosyalist, anti-faşist, anti-emperyalist güçler açısından
kutlanacak bir şey yoktur!
HTŞ lideri Muhammed Ebu el-Culani'nin Şam'da iktidarı ele
geçirmesinden sonra yaptığı ilk açıklamalardan, herkes kimin çıkarlarına hizmet
ettiğini anlayabilir. İsrail'in Suriye topraklarına yönelik saldırganlığı
hakkındaki soruya verdiği yanıt oldukça açıklayıcı: "...ülke başka bir
[savaş] için hazır değil ve başka bir [savaşa] girmeyecek. Korkularımızın
kaynağı İran milisleri, Hizbullah ve [Esad] rejimiydi...".
Suriye'deki durum oldukça karamsar dursa da, Siyonizme ve
işbirlikçilerine karşı mücadelenin durmayacağını, halkların kaybettiklerini
yeniden kazanacağını biliyoruz.
Anti-emperyalistler olarak Filistin, Suriye, Lübnan ve Yemen
halklarının yanındayız.
SURİYE HALKININ DÜŞMANI ABD-AB-İNGİLTERE EMPERYALİST
GÜÇLERİ VE BÖLGESEL İŞBİRLİKÇİLERİDİR
Esad hükümetinin devrilmesi ve
Suriye'nin işgali bir halk hareketinin sonucu değil, emperyalizm ve
işbirlikçileri tarafından eğitilen ve donatılan örgütlerin saldırıları sonucu
gerçekleşmiştir. 2011'den bugüne Suriye, emperyalistlerin piyonları
aracılığıyla yürütülen bir işgal altındadır.
Suriye halkı emperyalizm, Türkiye,
Katar vb. tarafından donatılan işbirlikçilere karşı verilen savaşta binlerce
evladını şehit verdi. HTŞ olarak yeniden adlandırılan El Nusra Cephesi, Suriye
Milli Ordusu ya da eski adıyla ÖSO ve diğer tüm işbirlikçiler Suriye'yi
parçalara ayırmanın birer aracı konumundalar. Ayrıca Suriye Demokratik Güçleri
(SDG), ilerici politikalar kisvesi altında ABD'nin çıkarları için petrol
bulunan bölgeleri kontrol etmek için kullanılıyor. HTŞ' nin Şam'da iktidarı ele
geçirmesinin ardından, SDG, Genel Komutanı Mazlum Abdi aracılığıyla, HTŞ ve
Türkiye ile resmen müzakere edeceklerini duyurdu.
Bu müzakerelerin arkasındaki güç ABD'dir.
HALKIN ZİHİNLERİNİ İŞGAL ETMEK İÇİN BİR ARAÇ OLARAK
DEZENFORMASYON
İşgal sırasında, burjuva medyada büyük bir dezenformasyon
dalgası yaşandı. Asıl amaç, insanları emperyalistlerin finanse ettiği paralı
askerlerin kurtarıcı olduğuna inandırmak.
Burjuva medyanın tüm aklama girişimlerine rağmen, apaçık
olanı şudur;
Selefi teröristler tüm Suriye halkları için büyük bir
tehlikedir!
Dezenformasyon, emperyalizm tarafından suçlarını gizlemek
için kullanılmaktadır. Bu medya aracılığıyla savaşlar ve işgaller hakkında
onlarca yıldır yalan söylenmektedir. Burjuva medya halkların duygularını
manipule etmeye çalışmaktadır, Suriye'ye yönelik emperyalist saldırganlık ve
müdahale hakkında asla dürüstçe haber yapmayan bu medya, Esad rejiminin
kurbanları hakkında sürekli olarak manipulatif söylemler yaymaktadırlar.
Halkların duygularını hedef alarak, kitlelerin eleştirel düşünmesinin önüne
geçmeye çalışıyorlar.
Bu yöntemleri Irak, Afganistan ve Libya'daki askeri
işgallerden iyi biliyoruz!
13 yıldır tek bir burjuva medyası Suriye'deki gerçek durum
hakkında haber yapmıyor.
Esad yönetimine destek hakkındaki tüm haberleri
sansürlüyorlar.
Bu oyunu çok iyi biliyoruz. Her gün burjuva medya “rejim
değişikliği”, “diktatör”, “kimyasal silahlar”, “ABD, halkları özgürleştirmek
için demokrasiyi getirecek” gibi söylemlerle ABD'nin halklara karşı
saldırganlığını temize çekmeye çalışıyorlar.
Bunun asla olamayacağını açıkça söylüyoruz. Emperyalizm ve
işbirlikçileri HALKLARI ASLA ÖZGÜRLEŞTİREMEZ.
Halkın tek kurtuluşu birleşip emperyalizme ve yerli
işbirlikçilerine karşı savaşmaktır.
Emperyalizm, hayatta kalmanın tek yolunun onlarla işbirliği
yapmak olduğu fikrini dayatmak istiyor. Ama bu en büyük yalan, dünya
halklarının işbirliğinden kazanacakları hiçbir şey yoktur!
Emperyalizm halkların ahlakını ve savaşma moralini bozamaz.
Dezenformasyona karşı savaşmaya, emperyalizme, Siyonizme ve faşizme ve
işbirlikçilerine karşı direnişi büyütmeye devam etmek görevimizdir.
YAŞASIN
EMPERYALİZME VE İŞBİRLİKÇİLERİNE KARŞI DİRENEN HALKLAR! EMPERYALİZME, FAŞİZME
VE SİYONİZME KARŞI DİRENELİM, BİRLEŞELİM, BÜYÜYELİM, SAVAŞALIM VE KAZANALIM!
ANTİ-EMPERYALİST
CEPHE