Mayıs 2022 tarihinde 3 devrimcinin evleri basılarak önce işkenceyle gözaltına alınıp ardından tutuklandılar. İhsan Cibelik, Özgül Emre ve Serkan Küpeli'yi ortaklaştıran özellik Anti Faşist ve devrimci olmalarıdır. Devrimci gazeteci Özgül Emre'ye 5 yıl, devrimci sanatçı ihsan Cibelik'e 4 yıl 3 ay ve Serkan Küpeli'ye 3 sene 3 ay hapis cezası verilmiştir.
Almanya'da
temel haklarımız kullanmak suçtur!
Burjuva
demokrasisini bugün 2 buçuk yıldır süren davada daha yakından tanımış olduk.
Ortada varsayımlar dışında kanıtlanmış hiç bir suç yok iken demokratik
haklarımız bir suç unsuruna dönüştürülmüştür. Tamamen keyfi bir şekilde örneğin
konser yapmak; adalet yürüyüşleri yapmak; adalet nöbetleri tutmak;
devrimcilerin tabutlarına omuz vermek suç sayılmıştır. Almanya Emperyalizminin
devrimcilere düşmanlığı açığa çıkmış ve demokrasi maskesi düşmüştür.
Demokrasinin sadece egemenler için işlediği bir kez daha dünya halkları
nezdinde kanıtlanmıştır. Burjuvazinin düzenine tehdit oluşturabilecek her türlü
eylem ve faaliyet yasal olarak suç kabul edilebilir, buna bir kılıf mutlaka
uydurulur ama bu yapılan eylemliklerin gerçekten suç olduğu anlamına gelmez.
Egemen sınıf sömürü sisteminin ömrünü uzatabilmek için kendi çıkarları
doğrultusunda yasalar yapar ve yasallaştıramadığı noktada kendi yasalarını dahi
çiğner. Bunun bir örneğini de toplamda 56 duruşma boyunca süren bu tiyatro gibi
davada izlemiş olduk. Anayasal düzene göre verdiğimiz örneklerin hiç biri suç
sayılamaz ama emperyalistler için ne insan haklarının ne de anayasal düzenin
bir önemi var. Tek önemli olan şey "devrimi ve devrimcileri hafızalardan
silmektir", "diz çöktürmektir". Çökmedik, çökmeyeceğiz. Grup
Yorum üyesi İhsan Cibelik " o duvar, duvarınız vız gelir bize vız"
diye son sözlerini söylemiştir.
Bugün burjuva
demokrasisini özellikle Almanya'da çok daha açık bir şekilde görüyoruz. Bugün
Almanya açıktan Filistin'deki katliamı yeğliyor. Destekliyor. Filistin'de
katliamı destekleyen bir demokrasi anlayışı kim için demokrasi olabilir? Dünya
halkları için olmadığı kesin. Bugün bir Filistin eylemine katılmak yeterli
olabiliyor "terörist" ilan edilebilmek için. O zaman kim kime göre
terörist? İki sınıf var. Ezenler ve ezilenler. Katledilenler ve katledenler.
Demokrasi sadece katledenler için var. Katledilenler ise sesini dahi
çıkaramazlar. Bu kadar net aslında herşey. Gece ve gündüz gibi.
İhsan
Cibelik savunma yapmadı!
Biz savunmada
kalmayacağız. Biz neyi ne için yaptığımızı çok iyi biliyoruz. Bizler daha ileri
bir sınıfın temsilcileriyiz. Biz devrimciyiz, devrimci sanatçılarız. Kocaman
bir misyonumuz var. Sivas'ta katledilen aydınların, haziran ayaklanmasında
katledilen Berkin Elvan'ların, daha yeni gündem olan ve bilerek hasta edilip
işkenceler yapılarak katledilen bebeklerin sözcüleriyiz. Halkımızn hesap sorma
bilinciyiz. Bunu bilerek ve bu misyonun bilinciyle İhsan Cibelik de mahkeme
heyetine emperyalizmin ve faşizmin suçlarını saymıştır. "Suçlu varsa o da
sizsiniz" demiştir. Faşist 129 yasaları ile devrimcileri
yıldıramayacaksınız. Bunun ve devrimci sanatçılığın çok büyük bir örneğini
bugün İhsan Cibelik Grup Yorum'un tarihinden aldığı güçle dosta ve düşmana
göstermiştir.
Direniş Ve
Kazanımları
Bu dava özünde
dervimcilere gözdağı vermek ve teslim almak için açılmıştı. Hedef devrimcileri
yanlızlaştırmak ve tecrit etmekti. Halkla bağlarımızı koparmaktı. Davanın ilk
günlerinden itibaren içeride ve dışarıda direniş başladı. Ne gözdağı, ne de
tecrit politikaları sonuç verdi. Bir yandan Özgül Emre açlık greviyle
direnirken diğer yandan yoldaşları ve halkımız eylem alanlarındaydı. Avukatlar
bile direnişin verdiği ilk meyvelerinden hemen sonra "ne yapılacaksa
sokakta yapılacak" diye sinyaller veriyordu. Bunun üzerine güçlü bir
"129 yasaları" kaldırılsın kampanyası başladı. "Devrimcilik
yapmak suç değil görevdir ve bunu yargılamak suçtur" diye mücadelemizi
dışarıda sürdürmeye devam ettik.
"129 a/b
yasaları kaldırılsın" ve "devrimci tutsaklar serbest bırakılsın"
talebiyle 4 devrimci süresiz açlık grevi direnişine başladı. Avrupa'nın en uzun
süreli süresiz açlık grevi direnişi gerçekleştirdi. Tutsak devrimcilerin
yoldaşları dışarıda 300 günü aşkın bir süre açlıklarıyle adalet istediler ve
her mahkemede küçük küçük zaferler kazanıldı. Mahkemeler eylem alanlarına
dönüştü ve bugün ne kadar keyfi de olsa yine de istedikleri cezaları
veremediler. O ''büyük terör davası'' demagojilerinin nasıl adım adım
çürüdüğünü görebiliyoruz.
Üstüne bir de
bir yoldaşımızı Serkan Küpeli'yi serbest bırakmak zorunda kaldılar. Direniş
zaferin tek garantisidir.
Sonuç
olarak:
1- Burjuva
demokrasisi egemenlerin çıkarlarını korumak için vardır. Yani bugün bize
demokrasi diye yutturdukları aslında emperyalizmin kendi çıkarlarını
yasallaştırıp ömürlerini uzatmaya çalışmalarıdır. Sömürü düzeni sürdüğü
müddetçe adaletsizlik kaçınılmazdır, çünkü sömürü eşitsizliğe, eşitsizlik
adaletsizliğe yol açar. Bu basit bir düz mantıktır.
2- Yargılanan
asla olmadık. Emperyalizm bizi yargılayamaz. Biz dünyanın en onurlu işini
yapıyoruz. Sömürüye karşı mücadele ediyoruz. Açlık, yoksulluk ve adaletsizlik
bitsin diye.
3- Biz daha
ileri bir sistemin temsilcileriyiz. Sömürünün son bulduğu, üretim araçlarının
toplumsallaştırıldığı bir sistemin. Biz mücadelemize devam edeceğiz çünkü
tarihsel olarak emperyalizm de tıpkı ondan önceki gerici sistemler gibi
yenilmeye mahkumdur.
4- Direnmek
zaferin büyüsüdür. Direniş olmadan hiç kimse bugün hiç bir hakkını alamaz.
Günümüzde artık emperyalizm ömrünü uzatmak için tamamen itaat istiyor ve bunun
için uzun soluklu direnişler hak alma bilincimizin en temel unsuru haline
gelmiştir. Direniş dışında bir seçenek yoktur. Dünden bugüne hak alma bilinci
ile bizler direnmeye ve mücadele etmeye devam edeceğiz.
Almanya Devletinin
Verdiği Cezalar Hükümsüzdür!
Devrimcilik Yapmak
Suç Değil, Görevdir!
GRUP YORUM
HALKTIR SUSTURULAMAZ
İHSAN
CİBELİK VE ÖZGÜL EMRE ONURUMUZDUR
YAŞASIN
DİRENİŞ YAŞASIN ZAFER
GRUP YORUM
25.11.2024