1 mayıs açıklamalar adana alibeyköy almanya altınşehir amed amerika anadolu anadolu alevi hareketi anadolu federasyonu anadolu kültür merkezi ankara antakya antalya antep anti-emperyalist cephe armutlu armutlu haber ataşehir avcılar avrupa avusturya bağcılar bahçelievler bakırköy basın emekçileri meclisi bayrampaşa belçika belgesel beşiktaş beykoz boğaziçi bulgaristan bursa cephe milisleri çağlayan çanakkale çayan çayan mahallesi çekmece çerkezköy dağevleri denizli dersim dev-genç devrimci alevi hareketi devrimci işçi hareketi dhkc dhkc gerilla direnişler diyarbakır doğançay duyurular dünya düzce elazığ emekli meclisi esenyurt eskişehir festival filistin filmler FOSEM Fransa galatasaray gazi Gebze gençlik gerilla giresun gözaltı grup yorum gülsuyu gülsuyu gülensu gündoğdu hacı ahmet Hacıahmet hacıhüsrev halk bahçesi halk cephesi halk meclisi halkın hukuk bürosu halkın mühendis mimarları hasan ferit gedik hasköy hatay hindistan hollanda Isparta idil halk tiyatrosu idil kültür merkezi ikitelli ingiltere İngiltere istanbul isveç isviçre İsviçre işçi meclisi italya izmir kadıköy kampanyalar kamu emekçileri cephesi karadeniz kartal kazova kazova bülten kınık kıraç kocaeli kore kurslar kuruçeşme küba küçükçekmece kültür sanat kütahya lubnan malatya maltepe Maraş mardin Mektuplarımızla Tecriti Kıralım mersin muğla Muharrem Karataş munzur nurtepe okmeydanı ortaköy ömürtepe örnektepe piknik Polonya radyo röportajlar sakarya samsun sanat meclisi sarıgazi sesli okuma Sevgi Erdoğan Vefa Evi siirt silivri silvan sinop spor suriye sümerler şiir şiirler şişli taksim tavır dergisi TAYAD tekirdağ tiyatro Tokat trabzon tuzla türkiye UTMP videolar wan yalova yenibosna yeşilkent yunanistan yürüyüş dergisi Zürich

Boran Yayınlarından Yeni Kitap: Doğanın Şifası


Kitap Adı: Doğanın Şifası

Yazar Adı: ÖZKUT ÖZKAN
Yayınevi: Boran Yayınevi
Basım Tarihi: Kasım 2024

Kitabını İndirmek İçin Tıklayınız

Halkın Sesi Kütüphanesi İçin Tıklayınız

 

 

 

ÖNSÖZ

Hastalıklar ve tedavi yöntemleri deyince aklımıza hemen ilaçlar gelir. Doktora her gidişte bir dolu ilaç yazılı reçetelerle eczane aranır.

Her hastalığın bir ya da birkaç ilacı ezbere bilinir.

Antibiyotikler ilaçlar arasında nerede ise mucize beklenen en temel ilaçlardır.

Şeker tansiyon ilaçları, anti depresanlar artık sadece hastalık geçene kadar değil, bir ömür boyu alınan ilaçlardır.

Çeşitli ağrı kesiciler, yara merhemleri her evin ecza kutusunda bulunan ilaçlardır.

Yüzlerce hastalık için nerede ise binlerce ilaç bulunmuş(!) ve kullanıma sunulmuştur.

Bazıları ise çok pahalıdır. Sigortalar tüm masrafı ödemez. Kanser gibi hastalıkların ilaç masrafı için evini barkını satanı da görmüş ya da duymuşsunuzdur.

İlaç sektörünü dünya genelinde elinde tutan belli başlı ilaç tekelleri vardır. İlaç üretimi ve ticareti üzerinden milyarlarca dolar kâr elde ederler. En büyük tekellerden sekiz tanesi Amerikan iki tanesi de İsviçreli ilaç şirketleridir.

Kapitalist sistem içinde bu şirketlerin en temel amacı kâr elde etmektir. İlaç için araştırmalar yaparken de ürettikleri ilaçları pazarlarken de en önem verdikleri husus, kâr oranlarındaki yükselmedir. Borsada hisse senetlerinin düşmesini asla istemezler. Bu nedenle ne olursa olsun ilaçlarını en yaygın şekilde satmaya çalışırlar.

 

Bunun için çeşitli tıp dergileri çıkarır, doktorlar arasında yaygın propaganda yapar, doktorlara teşvik primleri verirler, ilaç tanıtım etkinlikleri adına turistik geziler düzenlerler.

Doktorlar da ilaç yazmak konusunda oldukça cömerttirler.

Hiçbir hasta “ben bu ilacı beğenmedim” diyemez. Beğenmediğiniz bir giysiyi örneğin almayabilirsiniz. Pahalı bulabilir daha ucuzuna bakabilirsiniz. Ama “bu ilaç pahalı almıyorum” diyemezsiniz. Derseniz, “iyileşmek istiyorsan almak zorundasın” denir. Tersini iddia edemezsiniz.

Kimi ilaçların hiçbir faydası olmaz, doktora gidersiniz, “bünyeniz cevap vermedi” sözünü kabul etmek zorunda kalırsınız, ilacınız değiştirilir. Kimisinin yan etkileri nedeni ile yeni ek ilaçlar almak zorunda kalırsınız.

Nerede ise hasta olmaktan korkar hale gelirsiniz. İlaç şirketleri her sokakta adeta pusuya yatmış gibi yolunuzu gözler. Doktorlar ve eczaneler de onlara çalışır, isteyerek ya da istemeyerek onlara çalışır. Ömür boyu kullanmak zorunda olduğunuz ilaçlar için mecburen yine de gidersiniz.

Buraya kadar hasta olduktan sonra yolumuza çıkan, kâr amacıyla çalışan ve son kuruşumuza kadar almaya çalışan ilaç tekellerinden bahsettik.

Bir de hasta olmadan önce yapılması gerekenler vardır. Hekimlerin en temel görevi insanların hasta olmasını önlemektir. Adına “koruyucu hekimlik” denir. Ama öyle bir sistem kurulmuştur ki, hekimler hastalarına bakmaktan öte bir şey yapamazlar. Dahası, “koruyucu hekimlik”, bu sistem içinde ne hastanelerin ne de hekimlerin istedikleri bir şey değildir. Örneğin özel bir hastane sahibi şöyle bir dua duysa ne der: “Tanrım bugün daha az insan hasta olsun!” Daha az hasta daha az kazanç demektir. Hastane sahibi kendisine müracaat eden hasta sayısının artmasını ister. Hastane gelirlerinden prim alan doktorlar da aynı şekilde hasta sayısının

 

artması halinde kazançlarının artacağını bilirler. Böylesi bir durumda, o hastaneler ve o doktorlar, insanların hasta olmasını önleyici işler yapmaya kalkabilirler mi? Elbette hayır. Ki geldiğimiz süreçte, modern tıp son derece gelişmiş aletler kullanmasına ve hastalıklar üzerine epeyce ileri düzeye gelmiş olmasına rağmen, koruyucu hekimlik konusunda nerede ise olduğu yerde saymaktadır. İlaç şirketleri de koruyucu hekimlik konusunda hemen hemen hiçbir adım atmazlar. Bir sürü çeşidi bulunan vitamin haplarını saymazsak, koruyucu ilaçlar diye bir kategori yok gibidir.

Toplum açısından düşünürsek, bir hastalığın olmasını engellemek, onu tedavi etmekten kat be kat daha düşük maliyetlidir. Ama bu alana ne yatırım yapılır ne de hükümetlerin bu konuda iş yapması istenir. Burjuva hükümetler, büyük ilaç şirketlerini karşılarına almak istemezler.

Avrupa devletlerinde olan bu durum üç aşağı beş yukarı ülkemiz için de geçerlidir. Koruyucu hekimlik ihmal edilirken, ilaçla tedavi için milyarlarca para ilaç tekellerinin kasalarını doldurur.

Bu aşamada kâra dayalı üretim sistemi değiştirilmeden alternatif bir tıp örgütlenmesi ve ilaç-tedavi uygulamaları önermemiz mümkün değildir. Ancak yine de yapılacak şeyler vardır. Öncelikle ilaçları sihirli gücü olan olağanüstü maddeler olarak görülmesini reddedebiliriz.

Hastalıklarla esas mücadele eden kendi vücudumuzdur. Vücudumuzu hastalıklardan korumak için neler yapabileceğimizi düşünmekle devam edebiliriz.

Temizlik kurallarını gözden geçirmek, yaşadığımız, çalıştığımız, uyuduğumuz, yemek yediğimiz ortamların temizliği, havası suyu hijyen kurallarına uygun mudur?

Her gün gerekli ölçüde hareket ediyor muyuz? Yaptığımız iş fiziksel çalışma değilse, vücudumuzu yeterince hareket ettiriyor muyuz? Kültür fizik hareketleri yapıyor muyuz?

 

Stres ve gerginlik ortamlarından uzak kalabiliyor muyuz? İyi bir uyku almak için şartlarımız elverişli mi?

Ve son olarak neler yiyor neler içiyoruz? Sigara ve alkol ile aramızda kesin bir mesafe koyduk mu? Şeker, tuz, nişastalı yiyeceklerden uzak duruyor muyuz? Katkı maddeli vitrin ürünleri ile aramız nasıl? Çekici görünüşlerine aldanmamak gerektiğini çocuklarımıza bile anlatmamız gerektiğini biliyor muyuz?

Yaşamımızda adeta sıradan kurallar haline getireceğimiz, sağlığımızı korumak için gerekli bu tür bir yaşam tarzına katkıda bulunmak için biz de çeşitli bitkilerin kullanımı ile ilgili bir küçük kitapçık hazırladık.

Hemen ilaçlara ve doktora koşmadan önce, doğaya ve bitkilere yönelmeyi öneriyoruz. Bitkilerin hastalıkları önleyici veya tedavi edici özellikleri çok eski yıllardan beri biliniyor. Karnı ağrıyan bir kedi, gidip birçok ot arasında bazı otları bulup yiyor. Kedi genetik bilgileriyle hangi otu yemesi gerektiğini biliyor. Midesi bulanan köpek bulantısını geçirmek için hangi otun faydalı olduğunu bilerek gidip onu yiyor. Biz insanlar da bitkiler üzerinde büyük bir birikime sahibiz. İlaçlar hayatımıza girdiğinden beri unutulmaya yüz tutmuş bitkileri yeniden hazırlamayı öneriyoruz.

Kitabımızda yer verdiğimiz bitkiler ve özellikleri, bu konudaki birikimin küçük bir parçasıdır. Ancak bitkileri tanıma ve yararlanma konusunda atılacak bir adımın önemli katkıları olacağına eminiz.

Yararlı olması dileği ile…



[blogger]

Author Name

Halkın Sesi TV

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.