GÜNDEM

1 mayıs FOSEM Fransa Gebze Hacıahmet Isparta Maraş Mektuplarımızla Tecriti Kıralım Muharrem Karataş Polonya Sevgi Erdoğan Vefa Evi TAYAD Tokat UTMP Zürich adana alibeyköy almanya altınşehir amed amerika anadolu anadolu alevi hareketi anadolu federasyonu anadolu kültür merkezi ankara antakya antalya antep anti-emperyalist cephe armutlu armutlu haber ataşehir avcılar avrupa avusturya açıklamalar bahçelievler bakırköy basın emekçileri meclisi bayrampaşa bağcılar belgesel belçika beykoz beşiktaş boğaziçi bulgaristan bursa cephe milisleri dağevleri denizli dersim dev-genç devrimci alevi hareketi devrimci işçi hareketi dhkc dhkc gerilla direnişler diyarbakır doğançay duyurular dünya düzce elazığ emekli meclisi esenyurt eskişehir festival filistin filmler galatasaray gazi gençlik gerilla giresun grup yorum gözaltı gülsuyu gülsuyu gülensu gündoğdu hacı ahmet hacıhüsrev halk bahçesi halk cephesi halk meclisi halkın hukuk bürosu halkın mühendis mimarları hasan ferit gedik hasköy hatay hindistan hollanda idil halk tiyatrosu idil kültür merkezi ikitelli ingiltere istanbul isveç isviçre italya izmir işçi meclisi kadıköy kampanyalar kamu emekçileri cephesi karadeniz kartal kazova kazova bülten kocaeli kore kurslar kuruçeşme küba kültür sanat kütahya küçükçekmece kınık kıraç lubnan malatya maltepe mardin mersin munzur muğla nurtepe okmeydanı ortaköy piknik radyo röportajlar sakarya samsun sanat meclisi sarıgazi sesli okuma siirt silivri silvan sinop spor suriye sümerler taksim tavır dergisi tekirdağ tiyatro trabzon tuzla türkiye videolar wan yalova yenibosna yeşilkent yunanistan yürüyüş dergisi çanakkale çayan çayan mahallesi çağlayan çekmece çerkezköy ömürtepe örnektepe İngiltere İsviçre şiir şiirler şişli

1 Nisan Salı günü, İskandinavya Halk Cephesi, süresiz açlık grevine başlayan ve hapishane yönetimi tarafından ihtiyaç duyduğu vitaminler ile şekerleri verilmeyen Fikret Akar'ın tutuklu bulunduğu Çorlu Hapishanesi'ne çeşitli vitaminler ve şeker gönderdi.

Kuyu tiplerinde direnen özgür tutsakların talepleri kabul edilsin!

Yaşasın açlık grevi direnişimiz!

İskandinavya Halk Cephesi

HAZİRAN AYAKLANMASINA BENZER BİR DURUM SÖZKONUSU

Halk bir kez daha ayakta.

Mesele İmamoğlu meselesi değil. Halkın uzun süredir adaletsizliklere, hukuksuzluklara biriken öfkesidir. İmamoğlu operasyonu ile bardağı taşıran damla oldu.

Öfke, özellikle gençler üzerinde yoğunlaşıyor. Bütün üniversitelerde gençler barikatları yıkıp geçti.

CHP ve reformizim bu öfkeyi sürekli düzen içinde tutmaya çalışsa da yer yer onları aşan çatışmalara dönüşüyor.

HALKIMIZ,

1- "HAK HUKUK ADALET" İSTİYOR.

2- "KURTULUŞ YOK TEK BAŞINA YA HEP BERABER YA HİÇBİRİMİZ" DİYOR

3- "FAŞİZME KARŞI OMUZ OMUZA" DİYOR.

HALKIN TALEPLERİ NE İMAMOĞLU NE CHP'DİR

16 MİLYON İSTANBULLUNUN BÜYÜK ÇOĞUNLUĞUNUN OYLARINI ALARAK BELDİYE BAŞKANI OLAN İMAMOĞLUNA BUNLAR YAPILIRSA HİÇ KİMSENİN CAN GÜVENLİĞİ YOKTUR DİYEREK HALKIMIZ AYAKLANMIŞTIR...

ÖFKE AKP FAŞİZMİNE

BU, HAZİRAN AYAKLANMASINDAN YARIM KALAN ÖFKENİN BUGÜNE KADAR BİRİKİKP PATLAMASIDIR.

HALKA "TEK ÇÖZÜM YOLUNUN SANDIK OLDUĞUNU" SÖYLEMİŞLERDİ, ONUN DA ÇÖZÜM OLMADIĞINI GÖRDÜ HALKIMIZ...

CHP'NİN TÜM PASİFLİĞİNE, KORKAKLIĞINA İŞBİRLİKÇİLİĞİNE RAĞMEN HALKIMIZ MEYDANLARDA...

BÜTÜN HALKI MEYDANLARA ÇAĞIRIYORUZ

KATİL AKP, İŞBİRLİKÇİ CHP!

İlerleyen günlerde CHP kitleleri pazar gününden sonra "sükûnete, itidale" çağırabilir. CHP'nin işbirlikçiliği daha fazla ortaya çıkacak ve devrimci sloganlar öne çıkacak...

Bütün halkımızı kucaklayacak meydanlara çağıran CEPHE tarzını öne çıkartmalıyız.

Türk bayrakları, Atatürk resimleri ya da CHP bayraklarına takılmamalıyız...

En temel sloganımız

"FAŞİZME KARŞI OMUZ OMUZA" olmalı.

CHP ve reformizmin işbirlikçiliği, uzlaşmacılığı ortaya çıktıkça kitleler devrimci sloganlarımızı kucaklayacaktır...

MAHALLELERDEN BÜTÜN HALKIMIZI TAKSİM'E, AKP BİNALARINA YÜRÜYÜŞE ÇAĞIRALIM...

BÜTÜN ESNAFLARI KEPENKLERİNİ KAPATIP MEYDANLARA ÇAĞIRALIM...

İLK OKULLARI, ORTA OKULLARI, LİSELERİ, ÜNİVERSİTELERİ BOYKOTA VE MEYDANLARA FAŞİZME KARŞI BİRLEŞMEYE, HESAP SORMAYA ÇAĞIRALIM...

İŞÇİLERİ, EMEKÇİLERİ İŞ DURDURMAYA GREVE ÇAĞIRALIM...

AKP FAŞİZMİ YOLLARI KAPATIP HALKIN SOKAKLARA ÇIKMASINI ENGELLEMEYE ÇALIŞIYOR...

HALKIMIZ KORKU DUVARLARINI YIKTI, FAŞİZMİN BARİKATLARINI AŞIP YÜRÜYÜR...

BİZ BÜTÜN YAŞAMI DURUDURUP HALKI YÜRÜMEYE, MEYDANLARA ÇAĞIRALIM...

TALEPLERİMİZ:

1- ADALET İSTİYORUZ.

2- Halk Anayasası istiyoruz.

3- AKP mahkemelerinin verdiği tüm siyasi kararlar iptal edilsin. Siyasi tutsaklara Özgürlük.

4- Halka zulmeden, Adaletsizliğin sorumlusu Hırsız, İşbirlikçi AKP faşizmi Yargılansın.

5- Polis saldırısı ve Gözaltı terörüne son verilsin. Eylemlerden gözaltına alınanlar serbest bırakılsın...

Polis her yerde saldırmaya ve gözaltı terörü başladı, şehitler verilebilir. Eylemlerin durumu ona göre daha da değişebilir. 

Direnişin 274. günü Uzay Uzutmaz’a fiili bir saldırı gerçekleştirildi.

Biber gazı sıkıldı, yerde sürüklendi.

Uzay Uzatmaz yaklaşık 1 yıldır Babalık Hakkı için KESB önünde direniyor!

Direniş, İsviçre devletini ve kurumlarını çok rahatsız etti. Direnişe alışmamışlar. Her direnişi şu veya bu biçimde kırmaya alışmışlar. Bu direnişin bu kadar uzun sürmesi, bu kadar istikrarlı sürmesi ve giderek etkili olması, onları rahatsız ediyor.

Kendi kurumlarının önünde, her gün o kurumu teşhir eden konuşmalar yapan, pankartlar açan birine engel olamamak, KESBi de, polisi de tahammülsüzleştiriyor.

- KESB uygulamalarından mağdur olanlar bir facebook hesabı kurmuşlar. O hesabı yönetenlerden biriyle Uzay bağ kurdu.

Onlar, eylemini anlatmak, konuşma yapmak için Uzayı davet ettiler. Bu da devletin rahatsızlığını arttıran etkenlerden biri oldu.

Bu çerçevede son bir ay içinde önemli gelişmeler oldu.

- Bir ay önce, KESB’in üst yetkililerinden biri aşağıya, uzayın eylem yaptığı yere gelerek bu iş çok uzadı, görüşelim, anlaşalım dedi. Uzay, tabii görüşebiliriz, ama ben pazarlık yapmaya gelmem, yapacağınız tek şey, bu yasaklamayı kaldırmaktır diyor. Randevu yapıyorlar.

Uzay randevuya gitti. Randevuda KESB, Uzaya, seni bir kursa gönderelim, ondan sonra da bu kararı kaldıralım diye öneriyor.

Uzay bu öneriyi reddediyor, sizin bana babalık konusunda öğretecek bir şeyiniz yok, kararı hemen kaldırın diyor. KESB aklı sıra, işte biz bunu eğitime aldık, kurs verdik, şimdi iyileşti, kararı kaldırıyoruz diye kendine gerekçe oluşturuyor. Fakat Uzay bunu görüyor ve net bir şekilde kurs olayını reddediyor. Görüşme bitiyor, Uzay usulen elini uzatıyor, yetkili kadın elini uzatmıyor. Uzay siz işte busunuz vb. diyor ve ayrılıyor.

- Bu görüşmeden bir hafta sonra, KESB, Uzayın eşini çağırdı görüşmeye. Kocanı ikna et, anlaşsın şeklinde konuşuyorlar. Ancak Uzay bu dolaylı yönlendirmeyi de reddetti.

- Bundan sonra, polis, Uzayın haftada iki gün eylem yaptığı istasyon güvenlikçilerini Uzayın üzerine yönlendirdi.

Güvenlikçiler, burada eylem yapamazsın vb. diye Uzayı taciz ediyorlar. Haberlerde de yayınlandı bunlar. Uzay onlara da gereken cevabı verdi. Onları meydanda teşhir etti. Güvenlikçiler, bir kaç kez polis çağırdı. Polis geldiğinde Uzay yine, bana gelmeyin, güvenlikçilerinize benim yasal haklarımı öğretin şeklinde cevaplar verdi. Onları da püskürttü.

- Son olarak bu yöntemlerden sonuç alamayınca devreye Yabancılar Polisi girdi. İki hafta önce Yabancılar polisi Uzaya hem uzun süredir çalışmıyorsun hem de böyle eylemler vb. yapıyorsun, seni sınırdışı etmeyi düşünebiliriz diye bir yazı gönderdi. TEHDİT ETTİ

 

KESB BİR KANSERDİR!

UZAY UZATMAZ YALNIZ DEĞİLDİR!

 

TEMEL HAKLAR VE ÖZGÜRLÜKLER DERNEĞİ

Türkiye’de Halk İçin Parasız Sağlık Hakkı İsteyen Doktor Barış Kaya Tutuklandı!

 Halkın Doktoru Barış Kaya’ya Özgürlük!

Türkiye faşist bir sistem ile yürütülen bir ülke. Böyle bir ülkenin sağlık sistemi de ona göre şekilleniyor.

AKP faşizmi, iktidara geldikten 13 gün sonra, 16 Kasım 2002’de “Acil Eylem Planı” hazırladı. Buna göre bir yıl içinde devlet, sigorta ve kurum hastanelerinin birleştirilmesi ve idari ve mali yönden özerkliklerinin sağlanması çalışmalarının başlatılacağı, Genel Sağlık Sigortası kurulacağı, aile hekimliğine geçileceği, sevk zinciri oluşturulacağı, koruyucu hekimliğin yaygınlaştırılacağı ve özel sektörün sağlık alanına da gireceği “müjde” gibi açıklandı.

Elbette bunlar, tek başına AKP faşizminin planlayıp hayata geçireceği programlar değildi. Esas planlayan, direktifleri sunan ve programın sahibi Dünya Bankası yani Amerikan emperyalizmiydi. Ve bu saldırılar, sağlığı tamamen paralı hale getirdi. Dahası, para saymak da yetmedi, sağlık; ancak daha çok parası olanın yararlanabileceği bir ayrıcalık haline getirildi.

Kamu Emekçileri Cephesi (KEC) ve Halkın Sağlıkçıları, bu saldırılara ilk günden itibaren karşı çıktı. Tüm bu saldırılarla, sağlığın paralı hale getirildiğini ve bunun katliama dönüşeceğini söyledi. Bugün “Yenidoğan Çetesi” ( bebek acil hastalarının anlaşmalı özel hastanelerde bilinçli olarak ölümüne sebep olan suç çetesi) denilen, Sağlık Bakanları-Sağlık Müdürlerinin de içinde olduğu soygun ve vurgun düzeninde, halk için katliama dönüşen sistemde buzdağının sadece görünen kadarıdır.

 

Halkın Sağlıkçıları Ne Yaptı?

Halka yönelik saldırıları teşhir etmekle kalmadı, faşist devletin yapamadıklarını yaptı. Sağlık emekçilerinin çok düşük ücretlere çok uzun mesailer yaptırılarak kölece çalıştırılmasına karşı çıktı. Halkın parasız sağlık hakkını savundu.

Bu nedenlerle Halkın Doktoru Barış Kaya, faşizmin hedefi oldu. Defalarca kez evi basıldı, gözaltına alındı, işkence gördü, hakkında davalar açıldı.

Yılmadı halkın doktoru, doğru bildiği yoldan yürüdü, halkın parasız sağlık hakkını savunmaya devam etti. Bu kez mesleğinden 2 ay açığa alındı. “Uslanmazsan, işini de özgürlüğünü de elinden alırız” mesajı vererek korkutmak istediler.

DİRENDİ BARIŞ KAYA! “İşimi elimden almanıza, eğitim hakkımı engellemenize izin vermeyeceğim” dedi. İl Sağlık Müdürlüğü önünde eyleme geçti. Keyfi olarak 2’şer aylık açığa alma kararları uzatıldı, bildiri dağıttığı için gözaltına alındı. Gazi Karakolu’nda “SENİ DE SARI TORBAYA KOYARIZ” ( ölülerin konulduğu torba) denilerek, katledilip sarı ceset torbasına konulmakla tehdit edildi!

YILMADI BARIŞ KAYA! İşkenceleri teşhir etmeye ve işi için direnmeye, halkın sağlıkçısı olmaya devam etti. Ve 9 yıllık hekim Barış Kaya haksız yere TUTUKLANDI!

 

Halkın Doktoru Barış Kaya Neden Tutuklandı?

• Yoksul halkın evlerine giderek sağlık taramaları yaptı.

• İhtiyacı olup da parasızlıktan ilaç alamayan hastalar için, ilaç toplayıp dağıttı.

• Deprem bölgelerine giderek hem kurtarma çalışmalarına katıldı hem de sağlık kontrolleri yaparak halkın yaralarını sardı.

• Deprem bölgelerinde uyuz salgını döneminde piyasada ilaç bulunamadığı için, kendi imkânlarıyla ilaç yapıp halka ücretsiz dağıttı.

• Sağlık emekçilerine, sağlığın halk için her adımda ücretsiz bir hak olması gerektiği bilincini vererek, sağlık taramalarına kattı.

• Yoksul mahallelerde ilkyardım kursları vererek, basit müdahaleleri halkın kendi kendine yapabilmesini sağladı.

• Keyfi açığa alma kararına karşı direnerek işini geri istedi.

• Genel Cerrahi Asistanı olarak eğitim hakkının elinden alınmasını kabul etmedi.

• İşkenceleri ve tehditleri teşhir ederek, DİRENME HAKKINA SAHİP ÇIKTI!

Bunlar suç değil, onurlu her sağlık emekçisinin yapması gerekenlerdir!

Barış Kaya’ya sahip çıkmak, hekimlik onuruna sahip çıkmaktır.

Barış Kaya’ya sahip çıkmak, halk düşmanı AKP’nin çürüttüğü sağlık sistemine karşı çıkmaktır.

Barış Kaya’ya sahip çıkmak, Dünya Bankası eliyle halkın sağlık hakkının, kârlı bir ticari alana dönüştürülmesine karşı mücadele etmektir.

Barış Kaya’ya sahip çıkmak, tüm hakların anası olan tarihsel direnme hakkına sahip çıkmaktır!

 

AVRUPA’DA HALK İÇİN SAĞLIK HAKKINI SAVUNAN, SAĞLIK ÇALIŞANLARINININ KÖLELİK ALTINDA ÇALIŞMASINA KARŞI OLAN BÜTÜN ONURLU DOKTORLARI DR. BARIŞ KAYAYI SAHİPLENMEYE ÇAĞIRIYORUZ!

 

 

HAKSIZ YERE TUTSAK EDİLEN BARIŞ KAYA’YI SAHİPLENİYORUZ!

HALKIN TUTSAK SAĞLIKÇILARINA ÖZGÜRLÜK!

 

TEMEL HAKLAR VE ÖZGÜRLÜKLER DERNEĞİ ( ALMANYA)

İdilcan Kültür Merkezi bayramın üçüncü gününde dostlarıyla birlikte bayramlaşma programı yaptı.

Halkımızın her gün atomlarına kadar parçalara ayrılmaya çalışıldığı bir dönemde hep beraber bayram kutlamanın öneminin anlatıldığı bayram kutlamasında türküler ve şiirler okundu.

Bir masada kolektif olarak hazırlanan bayram ikramları paylaşıldı.





Halkın avukatı Günay Dağ iltica hakkının gasp edilmesine karşı Yunanistan iltica dairesi önündeki eylemine devam ediyor.

Günay Dağ, eyleminin 8. haftasında 31 Mart günü yaptığı açıklamada Yunanistan devletinin "ulusal güvenliğimiz için tehlike oluşturuyor" yalanıyla iltica hakkını gasp etmeye çalıştığını, buna izin vermeyeceğini, iltica hakkını geri alana, pasaport ve oturum hakkını kazanana kadar direnmeye devam edeceğini ifade etti.



Umut kelimesinin anlamı “ummaktan doğan iç erinci, güven duygusu”. Ummaktan doğan o güveni, o rahatlığı, o mutluluğu hayatın içerisinde bazen kapısını çaldığınız bir insanımızın gözünde, evinde, emeğinde görürsünüz.

Yakın zamanda, uzun zamandır gidilmeyen bir Halk Okulu okurunun evinin kapısını çaldık. Çaldığımız kapının ardından iki bacağı olmayan, tekerlekli bir sandalyede bir amcamız güler yüzüyle bizi eve buyurdu ve oturma salonuna doğru yönlendirdi. Birbirimize hal hatır sorarken gözümüze oturma salonunun köşesinde ’ki kütüphane ilişti. Kütüphane çok özenle hazırlanmış, kitaplar sıralanmıştı ve köşelerde fotoğraf ve görseller vardı.

Kitapların hepsi bizim kitaplar gibi duruyor ama biz daha hiçbirini görmemiştik. Kitapların isimleri bizim dergide veya kampanyalarda kullandığımız sözler, sloganlardan oluşuyordu. İlk başta çok eski kitaplar diye düşündük belki onun için daha önce görmemiştik bu kitapları. Ama sonra bir kitapta ölüm orucu şehidi, adalet savaşçısı Mustafa Koçak’ın fotoğrafını ve diğer ölüm orucu şehitlerinin fotoğraflarını gördük.  Dikkatle bakıp anlamaya çalışırken salonun ortasında duran sehpanın üzerinde ’ki kesim tahtasını, kesme aletlerini ve kesilmiş dergi yazılarını gördük. Ve anladık…

Kapısını çaldığımız amcamızın evine her hafta posta yoluyla dergi gönderiliyor. Evi sapa bir kasabada, gidilmesi zor bir yerde bu nedenle dergisini aksatmamak için elden değil de posta ile gönderiliyor. Ve her hafta o dergi eline ulaştıktan sonra, amca önce dergiyi okuyor ve sonrasında yazıları tek tek büyük bir özenle kesiyor. Kestiği yazıları ayırıyor, bazen konu konu, bazen tarihine göre ve onları kitap haline getiriyor. Bildiğimiz ciltlenmiş kitap. O kütüphanede yer alan ve daha önce görmediğimiz kitaplar aslında amcanın dergi yazılarından hazırladığı arşivler.

Her hafta yazıları tek tek keserek emek veriyor, emeği dergiye verdiği değerdir. Emeği bizimle olan bağı. Şöyle düşünün amca evden şu an çıkamıyor evinin önündeki merdivenlerden dolayı dışarıya çıkmak çok zor onun için. Bütün gün evde ve bizimle bütün bağı dergi, Halk Okulu dergisi. Halk Okulu aramızdaki bağ, aramızdaki umut, inanç. Halk Okulu bizim halkla bağımızı sağlayan en önemli araçlardan birisi.

Bir yandan dergiyi okumayan, “çok okudum ben” diyen yığılmış, düzen tarafından teslim alınmışlar diğer yandan fizikken belki bu düzende ayakta duramayan ama beynini, ruhunu asla bu düzene teslim etmeyen insanlarımız var. Halk Okulu onlara umut, yoldaş, su, aş oluyor. Onların inancı, gözlerine, emeğine yansıyan güven ve umut ise bizim inancımızı büyütüyor, mutlu ediyor. Halk Okulu dergisinin önemini amcamızın emeğinde bir kez daha gördük.






30 Mart Pazar günü Almanya Temel Haklar ve Özgürlükler Derneği’nde Bayram Kahvaltısı ve Halk toplantısı düzenlendi.

30 kişinin katıldığı etkinlikte önce topluca kahvaltı yapıldı. Daha sonra umudun çocukları el öperek bayramlaştılar.

Daha sonra halk toplantısı başladı.

Halk toplantısında; 12 Nisan Merkezi gece, Temel Haklar derneğinin Nisan ayı Programı, vatanımızdaki gelişmeler ve Temel Haklar Derneğine üyelik gündemleri konuşuldu.

12 Nisan Merkezi Gece için Temel Haklar derneği olarak otobüs kaldırma kararı alındı.

Nisan ayı programının bir parçası olarak Paris gecesine katılım sağlanacak. Ayrıca 27 Nisan’da Şehitler Anması İçin de Köln de bir Yürüyüş düzenleneceği konuşuldu.

Ülkemizdeki gündemi konuşmadan önce İsviçre’de 290 gündür babalık hakkı için direnen Uzay Uzatmaz’ın direnişi anlatıldı ve bu konu hakkında sohbet edildi tecrübeler paylaşıldı.

Daha sonra vatanımızdaki gelişmeler konuşulurken bir yandan SRY tipi hapishanelerden, Tutuklanan Doktor Barış Kaya’dan bir yandan da ülkemizdeki ayaklanma hakkında konuşuldu ve herkes değerlendirmeler yaptı. Ülkemizde Z kuşağı dedikleri bir gençlik tüm gaz bombalarına işkencelere tutuklamalara rağmen direnirken, tüm korkularını aşarken, biz bu mücadelenin neresindeyiz. Parçası mıyız yoksa destekçisi mi? Kendimizi nerede görüyoruz diye sorulara sorarak sorgulamaya başladık. Birçok kişi özeleştirel yaklaşarak “daha fazla yapmak gerekiyor” gerçeğini kavradı.

Bu konu daha sonrasında Temel Haklar derneğine resmi üye olmak gündemine bağlandı. Bu meşruluk bilinciyle temel haklarımızı sahip çıkmalıyız ve derneğe üye olmalıyız diye konuşuldu.

Bu sohbet halk toplantısında sonra da devan etti aileler arasında.

Halk toplantısında sonra ise Temel Haklar derneği emekçileri çocuklarla çevredeki esnafları gezerek bayramlaştılar ve derneği tanıttılar.

Bir sonraki halk toplantısı her ayın son pazar yapılan geleneksel kahvaltıdan sonra düzenlenecektir.

19.NİSAN.2025 Tarihinde Avusturya'nın İNNSBRUCK Şehrinde Yapılacak Grup YORUM Konserine Tüm Halkımızı Davet Ediyoruz...

"Grup YORUM Bugün Sadece Anadolu Topraklarında Değil, bu Topraklardan Taşarak Bütün Dünya Halklarına Ulaşmış Durumda."

Türkiye'de Çalışmalarını Yürüttükleri İdil Kültür Merkezi'nin Düzenli Olarak Basıldığı, Çalışan ve Üyelerinin Sürekli Olarak Gözaltına Alınarak Zorbalıkla Tutuklandığı, Grup Üyelerinin Müzik Yapmalarını Engellemek için Kolları ve Parmaklarının Kırıldığı, Kulak Zarlarının Patlatıldığı ve Enstrümanlarının Parçalandığı, Avrupa'da da Birçok Konser ve Etkinliklerinin Haksız ve Hukuksuzca Engellendiği, Üyelerinin Göstermelik ve Keyfi Biçimde Tutuklandığı Grup YORUM SUSTURULAMAZ!

HALKIMIZ;

40. Kavga ve Sanat Yılında Tüm Baskılara ve Engellemelere Karşı Direnmeye ve Üretmeye Devam Eden Grup YORUM Konserinde; Halkın ve UMUDUN Ezgilerini Hep Birlikte Söylemeye, Halaya Durmaya Çağırıyoruz!

ANADOLUDAN ANTARKTİKA'YA, ANTARKTİKA'DAN, LATİN AMERİKA'YA HER YERDE GRUP YORUM KAVGA TÜRKÜLERİ İLE VARDIK, VAR OLACAĞIZ!

TÜRKÜLER SUSMAZ HALAYLAR SÜRER!

GRUP HALKTIR SUSTURULAMAZ!

1.NİSAN.2025

AVUSTURYA GRUP YORUM GÖNÜLLÜLERİ

01.04.2025, Direnişinin 291. gününde, KESB adli ırkçı, haksız ve keyfi kararlar veren, halk düşmanı kurumun bağlı olduğu bina önüne gelen direnişçi baba Uzay Uzatmaz, saat 15:00 te protestosuna başladı. Havanın çok rüzgârlı olması nedeniyle, pankartlarının yerlerinde kalmasıyla yoğun mücadele içerisine girdi. Kendisine yardımcı olmak isteyen insanlara, tüm olumsuzluklara rağmen, zafer direnenlerin olacaktır söylemi sonrası, direnen baba ve çevredeki insanlar onaylarcasına gülüştüler. Direnen baba protestosunu, saat 15:30 da iradi olarak sonlandırdı.

30 Mart 1972 KIZILDERE....

Kerpiç bir ev...

Kuşatılmış devrimciler...

Sayısı bir avuç ama koca Anadolu'nun temsilcisi öncüler... Düşmanın teknolojik olarak üstün silahları, bombaları ve sayıları karşısında yıkılmaz bir kale...Devrimimizin başladığı, kaderimizin kendi ellerimizle çizildiği gün....

Halkları yoksul bırakılmış bir ülkenin çocukları o yoksul evlerde, kerpiç bir köy evinde, gecekondularda doğar.

Biz Kızıldere köyünde o kerpiç evde doğduk. Daha bebekken öğrendik devrimin kan revan içinde kazanılacağını. Düşmanın fiziksel gücüyle Halkın fiziksel güçleri arasında uçurumlar olduğunu daha orada, oracıkta öğrendik. Ve bunu Mahirimizin,

"Devrim yolu engebeli, dolambaçlı ve sarptır" sözleriyle bilincimize kazıdık.

"Biz buraya dönmeye değil ölmeye geldik" sözleri, Anadolu halklarının tarihinden süzülüp gelen bilincin halkın evladı, önderi olan  Mahir Çayan ın dilinden dökülen sözler oldu.

İşte 30 Mart 1972 de Tokat Almus Kızıldere köyünde o kerpiç evde devrim yolu çizildi,

Tarih yazıldı,

Destan yaratıldı,

Geleceğe yol yapıldı

Ve kurtuluş gösterildi.

O yıkık, dökük köy evinde Anadolu halklarının Devriminin inşaası başladı.

53 yıldır halklarımıza ne anlatıyorsak orada vardır. Çok nettir,

Halkların baş düşmanı emperyalizmdir.

Emperyalizm faşizm ve her türlü yolla halkları teslim almayı hedefler.

Cevap bellidir.

KIZILDERE..

Teslimiyet değil, direnmek, savaşmaktır.

Ölümüne savunduklarını terketmemektir. Emperyalizmin "Barış, Demokrasi" yalanlarını yere çalıp onu tüm katilliğiyle ortada bırakmaktır. Kafa karıştırmasına izin vermemektir.

Ölsen bile yenilmemektir.

Ölüme devrim şarkılarıyla gidebilmektir. Bugün sokaklarda direnen Anadolu gençlerinin, halklarının dilinde " Yolumuz Devrim yolu" diyenleri görürcesine vurmaktır.

Anadolu devrimi ne yaşayacaksa Kızıldere de vardır:

Kahramanlık,

Bedel ödeme,

İhanet,

İdeolojik netlik,

Dost kim, düşman kim?

İki ideolojinin, iki kültürün, iki ahlakın çarpışması,

Kendinle hesaplaşma, düşmanla hesaplaşma,

Haklı-haksız,

Önderlik,

Savaş,

Ayrı düşünsende omuz omuza savaşabileceğinin kanıtıdır.

Siper yoldaşlığının manifestosu...

Kutuluş. .

Devrime dair ne kadar kavram varsa Kızıldere de vardır.

Başımız dara düştüğünde kılavuzumuzdur.

Sadedir, yolunu şaşırana,

Derindir bakmasını bilene..

Biz Kızıldere’ye bakmaya, Kızıldere yolunda yürümeye dev ediyoruz.

Kızıldere doğum yerimiz, anavatanımız, geleceğimiz ve Kurtuluşumuzun tek yoludur!

O yüzden onlarca yıldır "Yolumuz Çayanların yoludur!" dedik. Biliyoruz ki Çayanların yolu DEVRİM YOLUDUR!

KIZILDERE DE ölümsüzlüğün şerbetini içip Şafak, Bahtiyar olduk hesap soran.

Çiftehavuzlar’da dalgalan orak çekiçli bayrak o gün daha da kızıllaştı Mahir ve dokuz yoldaşının kanıyla.

53 yıldır devrimciler ve halk olarak nice katliamlarla, nice kırımlarla karşılaştık yolumuzdan dönmedik.

Depremlerde, sellerde on binlerle öldük, diri diri yakıldık, yataklarımızda katledildik, her gün tutuklandık, bütün dünya sussa da biz susmadık. Eğmek, bükmek istedikleri başlarımız hep dimdik yukarda kaldı. İşte bizim mirasımız da budur. Kızıldere...

Mahir Çayan ve dokuz şehitle yaratılan Kızıldere destanına, bine yakın şehitlerimizin destanını ekledik yürüyoruz bu yolda.

Ne mutlu bize, Ne mutlu Anadolu halklarına ki Kızıldere’miz var!

 

Kızıldere şehitlerimiz başta olmak üzere devrim şehitlerimizi andığımız ve umudumuzun kurtuluşunu kutladığımız bu günlerde halklarımız ülkemizde sokaklarda Adalet arıyor, devrim şarkıları söylüyor, bir ırmak gibi akıyor sokaklara ve bu ırmak mutlaka denizine kavuşacak... Anadolu halkları emperyalizmin kurbanı değil celladı olacak. Buna inanıyoruz. 

Cünkü bizim KIZILDERE MİZ var!

 

Bu inançla tüm ayaktaki halkımıza sesleniyoruz. Kılavuzumuz Kızıldere, kılavuzumuz devrimcilerdir. Çünkü örgütlü bir halkı hiçbir güç yenemez!

Devrim için,

Adalet için,

Haklarımız ve özgürlüklerimiz için örgütlenelim, savaşalım ve kazanalım!

Şehitlerimizi anıyor, umudumuzun kuruluşunu kutluyoruz!

 

 

KIZILDERE SON DEĞİL SAVAŞ SÜRÜYOR!

 

DEVRİM ŞEHİTLERİ ÖLÜMSÜZDÜR!

 

MAHİR HÜSEYİN ULAŞ KURTULUŞA KADAR SAVAŞ!

 

KURTULUŞ KAVGADA ZAFER CEPHEDE!

 

 

ALMANYA HALK CEPHESİ!

Author Name

Halkın Sesi TV

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *

Blogger tarafından desteklenmektedir.